17 Kasım 2016 Perşembe

Çikolata!

Başlık çok düz oldu farkındayım ama beklediğiniz gibi bir yazı olmayacak. Biraz farklı bir konudan bahsedeceğiz.

Hani bazı filmler vardır, neresinde ağlayacağınızı, neresinde güleceğini bilirsiniz, sonunda ne olacağını bilirsiniz ama yine de gerilirsiniz, ya da heyecandan yerinizde oturamazsınız, işte benim bu filmim de 2000 yapımı Çikolata / Chocolat. Bin kere izledim, bin kere daha aynı keyifle izlerim.

Bu film bana ilk aşkımı hatırlatmıyor, kaybettiğim bir yakın akrabamı hatırlatmıyor ya da ileride açacağım çikolatacı için (öyle bir yer yok) bana güç ve inanç vermiyor, bu filmi "özel" yapan hiç bir "özel" neden yok. Sanırım hiç bir anlamı olmadan bu kadar etkili olmayı başardığı için, özel bir film.

- Parantez açma vaktidir. Filmde 37 yaşında karizmasının zirvesinde olan Johnny Depp ile bu durumun hiç bir alakası yok. Yersen. :) -

Başrollerinde Juliette Binoche ve Victoire Thivisol oynuyor anne-kız olarak. Yanlarında da -yukarıda bahsettim- Johnny Depp, Judi Dench ( James Bond'daki M ablayı oynuyor oradan biliyor olabilirsiniz.), Alfred Molina (Dr. Octopus yeterli sanıyorum), Carrie - Anne Moss (dalga geçmiyorum, gerçek diyorum bakın isterseniz internetten bakın onaylayın, Matrix - Trinity) gibi usta mı usta oyuncular var. Kısacık bir yorum yapmak gerekirse, inanılmaz lezzetli ve açıkcası evde çikolata yoksa can sıkıcı bir film.

Konusu

Burada bir küçük hatırlatma yapmak isterim film Joanne Harris'in aynı adlı romanından uyarlanma ve roman da aynı şekilde lezzetli. ( bir Coni'cim yok ama). 
Ana karakterlerimiz Vianne, Anouk ve Anouk'un bir bacağı sakat kangurusu Pantoufle. Vianne ve Anouk tutucu mu tutucu bir fransız kasabası olan Lansquenet'e geliyorlar ve Maya Çikolatacısı adını verdikleri bir çikolatacı açıyorlar. İşe bak sen tam da Hristiyanların perhiz zamanında açılmasın mı bu çikolatacı, bu tutucu kasabanın aynı derecede hatta daha da tutucu çirkinnn Belediye Başkanı Comte de Reynaud bu durumdan dolayı bizim sevgili ana-kızımıza takıyor kafayı.Tabi Vianne'nin kiliseye gitmiyor olmasının da payı hayli fazla. Kasabada ileri geri konuşuyor, yok bunlar allahsız yok bunlar günahkar, bunlara bulaşmayın çikolatacıya gitmeyin diye, yazık bir tane de ödlek peder var onun vaazlarını da hep bu pis adam yazıyor vaazlarda da sürekli "günahkar çikolata dükkanı"ndan bahsediliyor. Anlayacağınız insanlar bir güzel korkutuluyor. Olaylar da bu şekilde gelişiyor. 

Tabi söz konusu çikolata olunca, ne kadar günah dersen de kokusuyla, görüntüsüyle cezbeder insanı, filmde de aynı böyle oluyor. Yavaş yavaş kasabalılar bu tutkuya kapılıp kendi ahlak sınırlarının dışına çıkmaya başlıyorlar. İlk kaybımız Yvette Marceu oluyor, hatta Yvette sayesinde öğreniyoruz ki işlenmemiş kakao tanecikleri tutkuları uyandırıyormuş. ;) Burada alaturka tuvalet temizlerken ki sahneye özellikle dikkat etmenizi öneririm. Neyse efendim sonra sonra dediğim gibi kasabanın sakinleri yavaş yavaş bu çikolatacının büyüsüne kapılmaya başlıyor.

Bir de bir garip tabakımsı alet var ki döndürüyor Vianne onu içinde ne görüyorsanız favori çikolatanızı buluveriyor. Sihirli Maya tabağı. 

Bir diğer önemli karakterimiz ise Josephine Muscat. Bu ablamız filmin ilk sahnelerinde de görünüyor zaten oradan işkilleniyoruz bu kadın bir şeyler olacak diye, sonrasında da insanlar kötülüyor falan bizim caanım Josephine'ciğimizi. Sonra anlıyoruz ki Josephine kleptomanik yani istemeden bir şeyler çalıyor. Ama Vianne içindeki iyi insanı görüyor ve onunla aralarında sonrasında anlayacağımız sarsılmaz bir bağ oluşuyor. Neyse efendim. Josephine bir gün kocasından dayak yiyor ve Vianne'ye sığınıyor. Buradan sonra işte esas savaş başlıyor, çirkin belediye başkanı Josephine'nin kocası Serge'i tövbe ettirip "kutsal evlilik bağını" doğru şekilde sürdürecek bir adam yapmaya çalışıyor ve bu aslında Vianne ile aralarında süregelen bir soğuk savaşın alenen görünen kısmı oluyor. 

Sonra bir gün tanrı bu kasabaya başka ne bela açabilir ki diye düşünürken Nehir Fare'leri çıka geliyor. O sahne nasıl diyeyim, Vianne, Anouk'un zorlamasıyla çingenelerin gemilerinin yanına gider, sonra hafiften bir gitar sesi duyar, o yöne doğru bakar ve...


Filmden bire bir alınmış bir fotoğraftır kendisi, bildiniz işte karşınızda Johnny Depp. Tabiki bu çingeneler bizim muhteşem ahlaklı kasabamızın ahlakını bozarlar bu yüzden bir boykot başlatılır, tabi ki Vianne bu boykota katılmaz, tabiki Roux(Depp) ile sürekli sürekli karşılaşırlar falan filan.

Burada konuya biraz ara verip işin çikolata kısmına geri gitmek istiyorum, filmin başından beri Vianne sürekli çikolatalar yapar, biraz Amelie'de de vardır böyle sahneler, yani kakaoları kırar, bir şeyleri çikolataya batırır, çikolata karıştırır falan ve siz böyle ağzınızdan şıp şıp şıp diye sular akaraktan izlersiniz filmi. Kokusu burnunuza gelir bir J'adore özlemi doğar, - ki en büyük hayalim J'adore'da sınırsız çikolata ile bu filmi izlemek.- Yani böyle tüm organlarınız, tüm hücreleriniz sizse çikolataaaa diye yalvarmaya başlar. Siz de elinizin altında olan tüm çikolataları, çikolatalı tatlıları hunharca yemeye başlarsınız. 

Vianne'in çingenelerle de kanka olmasıyla tüm kasaba iyice buna bilenmişken, daha önce hiç bahsetmediğim bir karakter doğum günü partisi düzenlemesini ister. Kim mi, Armande, Armande aynı zamanda çikolata dükkanını Vianne'e kiralayan huysuz, yaşlı teyzemiz. Kendisi de kasaba kalıplarına uymayan aykırı birisi, kızı Caroline Calirmont onu torunu Luc ile görüştürmüyor ahlakını bozar çocuğun falan diye. Neyse Armande ilk başta Vianne'e de katı ve aksice yaklaşıyor tabi ama çikolata dükkanı, sıcak çikolatalar, çikolatalı kekler o kadar mutluluk hormonunun içinde bu aksiliğini daha fazla sürdüremiyor ve Vianne ile dost oluyorlar. Sonradan bu aksi teyzemizin şeker hastası olduğu aslında şeker yememesi gerektiği ama hayatımın sonundayım zaten ne yersem yerim tavrıyla kimseyi takmadığını falan görüyoruz. İşte Armande, Vianne'den 70. doğum günü şerefine bir parti vermesini istiyor. Vianne de işte yine o baş döndürtücü çıldırtıcı sahnelerden oluşan döngüler eşliğinde bir sürü çılgın yemek hazırlıyor. Hatta tavukların bile üzerine çikolata sosu döküyor. Olsa da yesek diye kasap dükkanına bakan kedi gibi ekrana bakıyorsunuz. Ama tabi ki tüm bunlar yine Vianne usulünce yapılıyor ve servis yaparken, a ah, Roux da orada. İlk başta Reynaud ne der falan diye korkuyorlar ama yine o kadar mutluluk hormonu sayesinde mi ne kimse bir yerden sonra takmıyor durumu. 
Doğum gününe gelmesi beklenen bir özel davetli var Armande'nin torunu Luc. Geliyor da kerata zaten Vianne sayesinde, çikolatacı dükkanında Armande ile ne kadar anlaştıklarını keşfediyorlar ama annesi görüşmelerinin taraftarı değil. Luc'un da partiye gelmesiyle ortam iyice şenleniyor, millet tatlı istiyor, (e be adamlar kadınlar yediğiniz etin bile üstünde çikolata sosu vardı daha ne tatlısı demiyor kimse.) Vianne de yapıştırıyor cevabı: Tatlılar Roux'nun teknesinde. 

Sonra tabi tatlılar o kadar kakao, arzular tutkular derken;



Tabi ki bu aykırı çiftimize mutluluk haram. Bir bakıyoruz ki sahildeki teknelerde yangın çıkmış. Vianne deliriyor çünkü Anouk da o teknelerin içerisinde. Sonra bir patlama oluyor ve işte sonunu bilmenize rağmen midenize kramplar sokan sahne, Anouk da o teknedeydi, acaba öldü mü soruları eşliğinde izlerken bakıyorsunuz ölmemiş. Filmdeki her ayrıntıyı vermedim bazıları da süpriz kalsın diye,Vianne bu olaylardan sonra pılını pırtını toplayıp gitmeye karar veriyor ama Anouk artık bu durumdan yılmış. Tam kavga ederlerken, alt kattan bir tıkırtılar bir pıtırtılar geliyor, tabi o anda aklınızda "Lan dükkana hırsız mı girdi " düşüncesi oluşmuyor, gene ne oldu diye bekliyorsunuz, o sırada Vianne kapıyı açıyor veeee herkes (yani ona soğuk olan herkes) içeride çikolata yapıyor. 

Bir karakteri daha açmak gerekirse ki gerekir çünkü ipler biraz onda kopuyor, Caroline Clairmont yani Armande'nin kızı. Kocası ölmüş oğluna tek başına bakan ve Belediye Başkanı gıcığın yanında sekreterlik gibi bir şey yapan ona deli gibi hayranlık besleyen bir ablamız. Yani Reynaud ne derse gık demeden yapıyor. Doğal olarak çikolatacıya da Vianne de gıcık. Hele şeker hastası olan anasına sürekli şeker vermelerinden sonra iyice gıcık. Doğum günü partisine de gitmiyor mu artık davet mi edilmiyor bilemiyoruz ama Luc'u odada bulamayınca kıllanıyor tekneye kadar gidiyor bakıyor ki Armande ve Luc mutlu. Orada bir akıllanıcak sanıyoruz ama tam öyle olmuyor. Vianne'nin gitmeye kalkıştığını öğrenen Josephine, Caroline ile konuşana kadar ne olacağını nasıl gideceğini kestiremiyoruz. Ta ki Caroline'i de içeride çikolata yapanlar arasında görene kadar. Yani o da mutluluk hormonlarına daha fazla karşı koyamıyor. Sonunda bir filmden beklediğimiz şekilde her şey mutluluk içerisinde çözülüyor. Roux ve Vianne mi? ;)
 Bize de aşağıdaki şarkı eşliğinde bu yazıyı okumak kalıyor. 

Bir de bir kadeh şarap ve çikolata eşliğinde filmi izleyin bence!
Soracağım dediğim sorulara gelince, arada boşluklar bıraktım dedim, 

1. Armande'ye ne oldu?
2. Armande kimin annesi?
3. Çikolatacının adı?