18 Ekim 2016 Salı

Uğruna festivaller bile düzenleniyor, Sokak Lezzetleri..

15 - 16 Ekim tarihleri arasında Etiler Sanatçılar Parkı'nda Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenlenen Sokak Lezzetleri Festivali vardı. Çok güzel lezzetler sunuldu parkta insanlara, ben de blogumda yazmak için yedim (sırf sizlere bilgi aktarımı olsun diye yedim, cidden bak başka niyetim yok..) , fotoğraflar çektim ve araştırmalar yaptım. Uğruna festivaller bile düzenlenen bu lezzetler nelermiş, sokak yemeği kültürü neymiş, fast-food muymuş değil miymiş diye merak ettim. Sonunda o yazıyı oku, bu köşe yazısını didikle derken araştırmalar benim boyumu aştı ve festivali anlatacak olan yazı oldu mu size Sokak Yemeği Kültürü yazısı. E madem iyi okumalar.. :)

Sokak Lezzetleri Festivali Programı

Bir girizgah, Türk yemek kültürü ve sokak yemekleri

Türk yemek kültürüne baktığımızda, sabahları kurulan tüm ailenin oturduğu mükellef kahvaltı sofraları, akşamları kurulan, çorba, ara sıcak, salata, soğuklar, ana yemek, tatlı gibi menülerden oluşan kallavi akşam yemekleri mevcut. Bu sofralara tüm aile birlikte oturuyor, gerekirse geciken için sofra bekletiliyor. Yani yemek yemek sadece karın doyurmak işlevini aşıyor ve bir seramoniye dönüşüyor.

Tüm bunları düşündüğünüzde de diyorsunuz ki böyle bir kültürde sokak yemeği falan olmaz, olamaz. Sonra sokağa çıkıyorsunuz köşe başından burnunuza bir şeyler kokuyor, neler mi?
Kokoreç mesela, kumru mesela, balık ekmek mesela, simit mesela, yani bırakın yemek kültürümüzde sokak yemeği olmamasını, sokak yemeklerimiz kendi kültürünü oluşturmuş durumda.

Bu sadece bizim için böyle değil tabi ki, tüm dünya üzerinde aynı şekilde sokak yemekleri ülkelerin yemek kültürleri hakkında bizlere çok güzel ipuçları vermekte hatta diyebiliriz ki sokak yemekleri sıkıştırılmış birer ülke mutfağı hapı. Tüm bunların yanında da karnımızı ucuz yollu ve hızlı olarak doyurmamızı sağlıyor ve bize yapacak işlerimize, gezilecek yerlere daha çok vakit ayırma avantajı sağlıyor.

Aç parantez, Sokak Yemeği = Fastfood, mu?

Heh işte her şey şu son cümledeki hızlı ve ucuz tanımlamalarında bitiyor. Hızlı yemek, ucuz yemek deyince herkesin aklına gelen tanım fastfood tanımı oluyor ki Nişanyan Sözlükte de aynı şekilde fastfoodun karşılığı "hızlı yemek" olarak verilmiş durumda. TDK'da karşılık olarak "hazır yemek" önermiş. 
Bir çoğumuzun aklına fastfood deyince gelen Burger King ya da McDonald's gibi markaların burgerları, Pizza Hut, Dominos gibi markaların pizzaları oluyor. Neden aklımıza fastfood deyince bizim kokoreçler, tükürük köfteler gelmiyor?
Burada şöyle bir açıklama geliyor insanın aklına, doğal olarak bir Türk ya da başka bir "yerli" kendi sokak yemeğini, sokak yemeği olarak adlandırır ve başka bir tanım yapma gereği duymaz, ama bir firma (örneğin McDonald's / 1986), Türkiye pazarına girer ve daha önce alışık olmadığın bir ürünü (burada Hamburger) fastfood restaurantı olduğunu söyleyerek sunarsa doğal olarak bundan sonra senin için "fastfood" denen şey bu sunulan yiyecekler olmuş olur, ama bu demek değil ki kültüründe fastfood yok. 
Burada benim aklıma fastfood için sokak yemeklerini kapsayan küme demek geliyor. Yani bizim için kokoreç, tükürük köftesi vb. yiyecekler fastfoodken, Meksika'da Taco, Yunanistan'da Souvlaki fastfood olmuş oluyor.
Kapa parantez

Sokak yemekleri deyince akla iki durum geliyor, birisinde gözünüzün önünde çakkıdı çukkudu müzik yapa yapa hazırlanan kokoreçler, "süt mısııııığğğğrrr" diye bağrılarak fokur fokur kaynamış mısırlar, diğerinde çoğu kişinin hobin ne sorusuna cevabı bir tepsiyi "gömmek" olan evde hazırlanmış midye dolma, fırından alınmış sıcaaaak simiiiiiiiittt.
Demeye çalıştığım şey sokak yemeği deyince aklımıza illa ki sokakta pişen, sokakta hazırlanan lezzetlerin akla gelmediği.

Uzatma, ne var yani sizin orda yenecek onu deyiver.

Tek tek saya saya bitiremeyeceğim kadar çok böyle lezzetimiz var ama başlıcalarını saymak gerekirse aşağıdaki gibi bir liste oluşuyor, 

Köşe başlarının daimi misafiri, Midye Dolma: Verdiğim örnekten de anlamışsınızdır, ben her zaman söylüyorum kendimi frenlemesem bir tepsiyi gece gündüz farketmeden yiyebilirim. Tezgahın önünde durup da midyeciyle sohbet ederken 5. 10, 20 diye artarak gider yediğiniz midye sayısı. Vaktin olacak bir de yanına bira açacaksın ki ohh.

Buram buram kokuyor mübarek, Balık Ekmek: Deniz mahsüllerinden gidiyorsak demek ki. Balık ekmek başlı başına bir olaydır. Soğanı, salatası, bol bol sıkılan limonu, üstten üstten dökülen tuzuyla ister tezgahtan al isterse teknelerden hep aynı tattadır. Mevsimine göre hamsilisi, mezgitlisi hatta yeni moda somonlusu bile vardır ama efsanelere konu olan balık ekmekler genelde ithal uskumrudan yapılır. 

Araba pazarları ve maç/konser önlerinin müdavimi, Köfte Ekmek: Bahsettiğim yerlerde bulunduysanız yazıyı okuyunca burnunuza kokmuş olması lazım çoktan. Normal köfte öyle kokmaz. Bir başka kokar tükürük köftesi, yanında da aynı tezgahta pişen biber ve domates ve soğuk ayran.

Öğrencinin baş tacı, Pilav Arabaları: Evde koca koca tencerelerde pişmiş, sonra ekmek teknesine yerleşmiş nohutlu pilav, üstüne en bolundan tavuk, yanına da ayran açtın mı... Bir tane yetmez söyleyeyim de sonradan uyarmadı olmasın.
Bir de, Unkapanı deyince bir neslin aklına kaset yapma umutları gele dursun, bizim aklımıza pilav gelir.



He "Winter is Coming" he, Kestane Kebap: Bizde kış öyle akgezen ordusuymuş, Stark'ların sözüymüş, duvarda fırtına çıkmışmışdan anlaşılmaz. Ne zaman ki sokaklar Kestane kokmaya başlar, ahan da kış gelmiştir. 





1970

Kediler için üzülme sebebim, Lahmacun: Çocukluğumun kabusu seyyar lahmacuncu abiler, kedi etinden bunlar dedikoduları ve tüm bu dedikodulara rağmen muhteşem lezzeti. Bir yandan o minicik mırnavlara üzülürken bir yandan yalnız bu kediler de ne lezzetliymiş haa diye düşündürür.









Kukla Süreyya Yeldeğirmeni Simit Fırınında
Gevrek değil arkadaşım o burada gayet de Simit: Ahalii duyduk duymadık demeyin, buuu Aç Mühendis'in fermanıdır; Gevrekmişmiş, simitmişmiş, susamlıymış susamsızmış tartışması İstanbul'da sökmez. Onun adı simittir, susamlı olur, en güzeli de Yeldeğirmeni'ndedir. Bu da böyle biline.









Çok afedersiniz Şey Tatlısı, Halka Tatlısı: Şimdi canım sana bunun adına halka tatlısı falan diyorlar yumuşatıyorlar ya, değil, gayet de Kerhane Tatlısı bu. Tadı tulumba tatlısına benzer ama
bunun biraz daha düşkünü fazladır demedi demeyin :P


İstanbulda satılanları hep darı diyollaaa, Mısır: Ben çocukken bunun közde halini bulmak kolay değildi sanki, ya da çok yemeyeyim diye bana öyle dediler bilmiyorum. Ama şimdilerde haşlama tezgahlarının yanında bir de ızgara oluveriyor ister haşlama ister közlenmiş alıyorsun. İnanmazsın bir de ucuz.. Yalnız üstüne su içmeyin, benden söylemesi.





Neşeli Günler
Sirkeeeeee, limoooooon, sirke ulaaan, Turşu: Bence sirkeymiş limonmuş farketmez güzel olsun
yeter. Kendimden biliyorum 2 bardaktan sonrası mideye dokunuyor. Bir de Eminönü'nde balık ekmeğin yanında deneyin.
Çukurcuma'da Asri Turşucunun tam ortasında durursanız, Münir Özkul ve Adile Naşit görünüyormuş diyorlar.




Dizi dizi kumpirler
Camisi değil, Kumpiri meşhur: Ortaköy'ü ortaköy yapan iki şey var sanırım biri her gidenin önünde fotoğraf çekindiği Ortaköy Cami diğeri de her gidenin muhakkak yediği Kumpir. Tabi ki başka yerlerde de var ama, orda yemesi bir başka. Hele de kışın gidersin, eline alırsın yer bulursan banka oturursun toton buz gibi olur, patatesin sıcağı damağını yakar, baya eziyet çekersin yani ama yine de çok zevklidir yemesi. Böyle de mazoşistlik.

Pis dersin ama yemeden duramazsın, Kokoreç: Evet neyden yapıldığını duyunca ilk başta insan bir irkiliyor ama, yarım ekmek arasına, bol kekikli, bol biberli, bol domatesli olduğunu hayal et.. Unuttun di mi pis olduğunu falan işte öyle bir lezzet. Avrupa Birliği'nden vazgeçirir insanı. Bir de bunun en pis olanı daha lezzetlidir ya, böyle de bir değişik.





Yavrum o bildiğin boyalı toz şeker, Pamuk Şeker: Çocuklar için terapi gibi bir şeydir o vıızzz diye dönen pamuk şeker arabasının önünde durup seyretmek. Tabi kalmadı o arabalar şimdi hepsi hazır paketli. Ah yaşlandık azizim ahh.









Vejeteryanlar, sağlık tutkunları görse çıldırır, Kumru: İzmir, Çeşme'nin sembol yemeği, küçücük
ekmeğin içine bilimum sağlıksız ne varsa doldururlar, salamıydı, sosisiydi, sucuğuydu, sen de bayıla bayıla yersin. 





Merkezi İstinye sanan var, Lokma: İzmirin şerbetli yağda kızarmış mincik mincik hamurları. Üç
beş taneden sonra keseceğini bilirsin ama yine de en aşağı orta boy alırsın.







Adanalıyık Alalhın adamıyık, Ciğer: Adana Kazancılar Çarşısında sabah saat 5.00'te (yanlış
yazmadım evet 5) ciğer arabaları kuruluyor, insanlar da bayıla bayıla, bol acılı ciğer yiyor ve şalgam içiyor, KAHVALTIDA, delirirsin.




Unuttuğum sokak yemeğimiz varsa kusuruma bakmasın, bir an önce karşıma çıkarak kendini hatırlatsın,

Şimdi yazının çıkış noktasına geçersek bu haftasonu Beşiktaş Belediyesi'nin düzenlediği bir festival vardı. Ben de tabi ki kendime malzeme çıkartmak için gittim. 

Sadece yemeklerin olduğu bir etkinlik değildi aynı zamanda Okan Üniversitesi ve Leman Kültür iş birliği ile yapılan workshoplar ve güzel konserler vardı. Hatta biz gittiğimizde sahneye "Subway Jazz Station" çıktı ve birbirinden güzel şarkılar seslendirdiler, umarım kendilerini daha çok yerde görme fırsatımız olur.
Park zaten yemyeşil hava da Ekim ayına göre yazdan kalmaydı, bira da satılıyordu, al biranı otur çime konser dinle ohh ne keyif. 
Kendi adıma Tarihi Karaköy Midyecisi ve Ülkem Kokoreç ile burada tanıştım ve daha önce tanışmadığım için kendime çok kızdım. Hem de Ülkem Kokoreç bizim oradaymış 216 kodluymuş, shame on me!
Ülkem Kokoreç: Son zamanlarda yediğim en başarılı kokoreçi yapıyor Sabri Usta, zaten standında
Ülkem Kokoreç
da, önlüklerinde de "40 yıllık tecrübe ile Sabri Usta" tanıtımı var. Anadolu yakasında üç adet şubeyle hizmet veriyor, tamam haklısınız hepsinde bir sabri usta yoktur tabi ki ama adam el vermiş o lezzet değişmez. Yarım ekmek kokoreç festivalde 12,5 TL'ye satıldı.
Şube 1: Elmalı Kent (216 632 89 77)
Şube 2: Tepeüstü      (216 332 88 44)
Şube 3: Otağtepe (Kavacık) (216 465 74 36)



Tarihi Karaköy Midyecisi
Tarihi Karaköy Midyecisi: Bol karabiberli, baharatlı severim ben midye dolmayı ve öyle midye dolmaları da genellikle zaten midye dolma tezgahlarında bulursunuz, restaurantlarda aldığınız midye dolmalar aynı lezzeti vermez. Onun da seveni vardır ama benim midye dolmam yiyince boğazımı gıcıklayacak birazcık. İşte tam olarak buranın midye dolması da böyle. Hem de 1 TL! Kilyos'ta 1 adet midye dolmaya 5 TL vermiştik, o zamandan beri midye dolma parası enflasyon değeri gibi bir değer benim için.
Adres: Kemankeş Karamustafapaşa Mah. Ali Paşa Değirmeni Sok. No:10/B Karaköy / İstanbul (850 460 50 40)



Köfte ve sucuk ekmek de vardı ama zaten yarım ekmek kokoreç ve bir sürü midyenin üstüne yiyecek yerim yoktu, üstüne bir de standlarında bir kuyruk vardı ki amaaan.. 
Midye, turşu ve pilav paketlemesi kolay şeyler olduğundan sıra oluşmuyor önlerinde ne zaman gitseniz bir, maksimum iki kişi sonra alıyorsunuz, bira için de fıçının bitmesine denk gelirseniz bekliyorsunuz biraz onun dışında orada da sıra yoktu. 
Tüm bunların yanında kısır, yaprak sarması vb. kermes yiyecekleri bulabileceğiniz tezgahlar vardı. Şahsen sokak yemekleri festivalinde kek-börek, kısır-yaprak sarması, çıtır mantı gibi tezgahların olmasını ama kestane, mısır, pamuk şeker, ne bileyim kumpir, halka tatlısı olmamasını anlayamadım. Yani çeşit olsun diye böyle tezgahlar da konabilir ama 1 tane olur zaten toplasan 10 tane standın olduğu bir festivalin ve adı Sokak Lezzetleri Festivali olan bir festivalin 3 standı böyle olmamalıydı. 10 üzerinden 10'luk festival olmuş mu sana 10 üzerinden 6,5'tan 7. 
Bu arada belediyenin sayfasındaki tanıtımda "15 -16 Ekim tarihlerinde, dumanı tüten leziz köfte, nefis tavuklu pilav, kömürde kokoreç, tadını asla unutamayacağınız balık-ekmek, midye dolma, lezzetli mi lezzetli döner, mısır, içli köfte, halka tatlı ve diğer sokak lezzetleri Sanatçılar Parkı'ndaydı" yazıyor. Ama ne mısır, ne içli köfte, ne balık-ekmek gördüm ben. İlk günü vardıysa da neden ikinci günü yoktu diye sorarlar. Çünkü hadi balık ekmek tezgahtı bilmem neydi, yağıydı balığıydı zor olur ama kestaneci dediğin mısırcı dediğin zaten geziyor mahalle arasında çeviriver yönünü parka doğru.
Yani akla gelen lezzetlerin çoğu vardı evet ama diğer çoğunluğun yerini de konseptle uyumlu olmayan başka şeyler almıştı.
Umarım seneye tüm bunlar dikkate alınarak daha Sokak Yemeği bir festival olması sağlanır. 





İşte böyle uzun bir yazı oldu, çünkü festivali mi değerlendirsem, sokak lezzetlerini mi saysam ne yapsam bilemedim. Ben de hepsini yazdım, siz de hepsini okuyun lütfen.. :)

İyi günler ve bir gün gecikmeyle iyi haftalar efenim.. 



  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder